“Bir şirketin 1 trilyon cirosu varsa, bunun yüzde 65’ini satın alma bölümü oluşturuyor. Dolayısıyla bu 650 milyon TL’yi çok iyi yönetmeniz lazım. Klasik satın alma dönemi sona erdi. Şirketlerin tedarikçileri ile olan ilişkilerini doğru yönetmeleri lazım; çünkü şirketler artık kendi tedarikçileri kadar güçlü veya zayıflar. 2007 yılında Nike’ın yaşadığı imaj kaybı, tamamen çocuk işçi çalıştıran tedarikçisinden kaynaklandı. Toyota’nın geçtiğimiz günlerde bazı modellerini geri çağırması da yine tedarikçi hatası kaynaklıydı.”
Bu sözler dünyanın en önemli satın alma enstitülerinden biri olan İngiliz Satın Alma ve Tedarik Enstitüsü (CIPS)’in Türkiye Ülke Müdürü Faruk Demir’e ait.
Satın alma, bugün gerek kamu gerekse özel sektör şirketlerinin cirolarının en önemli kalemlerinden birisini oluşturuyor; fakat hala tam anlamıyla bir meslek olarak tanımlanmıyor.
Oysa bugün şirketlerin rekabet edebilmesi ve sürdürülebilir olmasının en önemli anahtarlarından birisi 4D. Yani, doğru ürünün, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru fiyata müşteriye ulaşması.
Malzeme, bilgi ve para akışının entegre yönetimi çok önemli bir rol üstleniyor. Şirketler de zincir içinde yer alan diğer işletmeleri birer “stratejik ortak” olarak görmeye başlıyorlar.
Birçok ülkede satın alma mesleğinin geliştirilmesi için sertifika programları ve konferanslar düzenleyen, İngiliz Satın Alma ve Tedarik Enstitüsü (CIPS-Chartered Institute Purchasing and Supply) satın alma konusunda dünyanın en önemli enstitülerinden birisi. Kar amacı gütmeyen enstitünün amacı, satın alma mesleğinin profilini yükseltmek.
1932 yılında İngiltere’de kurulan CIPS; 150 ülkede faaliyet gösteriyor. Önceliğini “etik” olarak tanımlayan Enstitü, bir yandan şirketlerin şeffaf ve hesap verebilir ticari faaliyet gerçekleştirmeleri, diğer yandan rekabette girdi maliyetlerini düşürmeleri için yol haritası sunuyor. Yani bir yandan şeffaflığı, dürüstlüğü, diğer yandan verimliliği ve kaynakları doğru kullanmayı destekliyor.
Türkiye’nin CIPS’i yakından tanıması ise Mayıs 2011’e dayanıyor. CIPS Türkiye Ülke Müdürü Faruk Demir, satın alma sektöründe deneyime sahip bir isim. Uzun yıllar uluslararası şirketlerde çalıştıktan sonra, mesleğin gelişimine destek vermeye karar veren Demir, CIPS Türkiye temsilciliğini açmış.
Demir, “CIPS’yi İngiltere’deki deneyimimden tanıyordum. Eğitimlerine ve seminerlerine katılmıştım. Kendileriyle temasa geçtim. Onlar da ilgi gösterdiler” diyor. CIPS bugün Türkiye genelinde her sektörden farklı şirketlere meslek eğitimi veriyor.
İngiltere’de diploma olarak kabul ediliyor
Faruk Demir, “İngiltere’de kamu sektöründe satın almacı olmak için CIPS diploması şart” bilgisini veriyor. CIPS bu kapsamda, faaliyet gösterdiği ülkelerde üniversiteler ile işbirlikleri gerçekleştiriyor. Türkiye’de de Koç Üniversitesi ile bir ortaklık anlaşması imzalanmış. Bu anlaşma ile Satın Alma Akademisi kapsamında, kurumlara özel ve açık katılımlı satın alma sertifika programları düzenleniyor. Bu sayede, dünyadaki tüm satın alma prosedürleri ve süreçleriyle ilgili araçlar, Türkiye pazarına anlatılıyor. Eğitimler; tedarikçi ilişkileri, sürdürülebilirlik, müzakere teknikleri, risk yönetimi gibi başlıklardan oluşuyor.
Peki, CIPS eğitiminin kurumlara sağladığı faydalar neler?
Demir şu yanıtı veriyor: “Öncelikle, şirket içinde etik kavramı ön plana çıkıyor ve gelişiyor. Maliyetler düşüyor. Şirketler satın alma kararlarını verirken, doğal kaynaklara zarar vermeyen, çevreye duyarlı, çalışan haklarına saygı gösteren tedarikçileri tercih etmeye başlıyorlar. CIPS olarak kurumların satın alma departmanlarına Kurumsal Sertika veriyoruz. Turkcell ve Arçelik bu sertifikayı aldılar. Şimdi de Çalık Enerji bu süreci tamamlamak üzere. Kurumlar bu sertifika ile hem yönetim kuruluna hem de müşterilerine ‘dünya standartlarında, etik ve şeffaf satın alma uyguluyoruz’ demiş oluyorlar.
Türkiye ekonomisinin en önemli oyuncusu kuşkusuz KOBİ’ler. Faruk Demir, KOBİ’lerde satın almanın önemli bir konumda olmadığını söylüyor. Demir, “Bu yüzden KOBİ’ler üretebilecekleri katma değeri üretemiyorlar. Personel çıkartarak maliyet düşürmek artık bir çözüm değil. İşten çıkardığınız insanın yerini alacak yeteneği bulamıyorsunuz. Bu yüzden karlılığı artırmanın en etkin yolu doğru ve etik satın alma. ‘Satın alma’nın bir meslek olarak algılanması gerekiyor. Bu yüzden eğitim çok önemli.”
Demir’e ilettiğimiz bir diğer soru ise, Türkiye’de satın almacıların en büyük eksikliklerinin ne olduğu. Demir’in cevabı şöyle: “Türkiye’de satın almacılar riski nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar. Şirket içindeki konumlarında sorun yaşıyorlar. Doğru tedarikçiyi seçmekte zorlanıyorlar. Oturarak satın alma dönemi bitti. Satın almacıların araştırmacı olması gerekiyor. Doğru tedarikçiyi bulması gerekiyor.”
Değişen rekabet kuralları, müşterinin artan gücü ve sınırlı kaynaklar, satın alma sürecinin yeniden şekillenmesine yol açıyor. Satın alma sürecini ve tedarik zincirini yönetebilen şirketler, sürdürülebilir olacak.
Faruk Demir’e göre, satın alma, geleceğin meslekleri arasında. Özellikle de kadınlar bu alanda hızla öne çıkıyor. Müzakere; pazarlık; ilişki yönetimi konusunda erkeklerden çok daha üstün olan kadınların bu alanda yükselmesi şaşırtıcı değil…
Kaynak: www.dunya.com/ Didem ERYAR ÜNLÜ